Postpartum Depresyonun Klinik Özellikleri

Postpartum depresyon çoğu durumda, doğum sonrası başlangıçlı majör depresif dönem olarak teşhis edilir; bunun sebebi postpartum depresyon belirtilerinin majör depresyondan farklılaşmamasıdır.

Ancak postpartum depresyon belirtileri, daha çok çocuk büyütmeye vurgu yapmakta; bebeğe zarar verme düşüncelerini ya da yetersiz bir anne olmakla ilgili olarak suçluluk duygularını içermektedir. Teşhis için depresif duygudurum ve günlük aktivitelere olan ilgi ve zevk kaybının yol açtığı işlevsellikte bozulmalar en az iki haftadır devam ediyor olmalıdır. Diyet yapılmamasına rağmen kiloda değişiklikler, uykusuzluk veya aşırı uyku, psikomotor ajitasyon ya da gerileme, yorgunluk veya enerji kaybı, değersizlik veya suçluluk duyguları, düşünme veya konsantre olma yeteneğinde azalma, ve yineleyen ölüm veya intihar düşüncelerinden ise en az dördü teşhis için var olmalıdır.

Doğumdan sonraki erken dönemde postpartum depresyon geliştiren kadınlarda hafif hipomanik belirtiler görülebilmektedir. Bununla birlikte annelik hüznü çoğunlukla postpartum depresyon ile karıştırılabilmektedir ancak postpartum depresyon işlevselliği bozup iki haftadan uzun sürmekte ve doğumdan sonraki ilk bir yıl boyunca ortaya çıkabilmekteyken annelik hüznü doğumdan sonra ilk birkaç gün içinde ortaya çıkıp hafif seyretmekte ve geçici olmaktadır.

Kadınların %60’ı ilk depresyon ataklarını postpartum dönemde yaşamaktadırlar. Posrtpartum depresyon doğumdan sonraki ilk 2-3 haftada sinsice ortaya çıkabileceği gibi bebeğin hayata katılışının 1. ya da 2. yılında da geç başlangıçlı olarak görülebilmektedir.

Postpartum depresyon haftalar hatta aylarca sürebilir ve yavaş yavaş ilerleme gösterir. Çoğunlukla göz ardı edilir ya da doğum sürecinin normal bir parçası olarak görüldüğünden hızlıca düzeleceğine inanılır. Depresyon yavaş yavaş ilerle ve bir plato evresine ulaşır ve böyle sürmeye devam edebileceği gibi yavaşça kendiliğinden de sönebilir. Postpartum depresyonun nüks etmesi yapılan çalışmalarda %50 olarak belirtilmekte ve bu oran daha önce duygudurum bozukluğu tanısı olan kadınlarda %100’e kadar çıkabilmektedir. Postpartum depresyon da depresyon tablosuna göre bazı farklılık görülmektedir. Psikotik belirtilere sahip olma riski postpartum depresyonda daha fazladır. Klinik olarak özellikle geceleri kötüleşme eğilimindedir ve depresyona göre intihar düşünceleri postpartum depresyonda daha azdır. Yapılan araştırmalarda cinsel istekte azalma, uyku ve beslenme ile ilgli bozukluklar postpartum dönemde depresif olmayan annelerde de görülebilir olduğunu göstermektedir. Bu dönemi depresif geçiren annelerde farklı olarak yoğun suçluluk ve yetersizlik duyguları, kendi dış görünüşüne aşırı takılma, bebeğine ve kendine zarar verme düşünceleri ile birlikte yoğun çökkün duygulanım görülmektedir.

Postpartum depresyondaki lohusa annenin genel olarak hem toplumsal hayatta hem de kendi özel hayatında işlevselliği bozulmuştur. Sosyal hayatta eskisi gibi varolmak istememe, içe dönüklük, arkadaş ilişkilerinden uzak kalma, mesleğini icra etmeye yönelik enerji kaybı ile birlikte hem kendine hem bebeğine hem de evine karşı ilgisizlik görülebilmektedir. Kişisel özbakım becerilerinde gerileme sık görülmektedir. Bebeği ihmal etme, fiziksel ve duygusal olarak yeterli ilgiyi göstermeme de yine bu dönem sık görülen durumlardandır.

postpartum-depresyonun-tedavisi

postpartum-depresyon-belirtileri

Depresyonlu annelerin bebekleri üzerinde yapılan çalışmalarda bu bebeklerin kortizol düzeylerinde artma negatif duygulanım ve sosyal ilişkilerde olumsuzluklar yaşandığını göstermektedir.

Postpartum depresyonun tedavisinde ayrıntılı öykü alma çok önemlidir. Özellikle annenin doğum yaptıktan önceki yaşam hikayesi de bu döneme ait risk faktörlerinin saptanmasında önem arz etmektedir. Hem anneden hem de yakınından detaylı öykü alınmalıdır. Yine birtakım fiziksel tetkik ve muayenelerle birlikte olası başka rahatsızlık riskleri elendikten sonra tanı konulmadır. Postpartum dönemde depresyon tanısı ne kadar erken konulup tedavisi ne kadar erken başlar ise hastalığın dirençli hale gelme olasılığı o kadar az olacaktır.

Postpartum depresyonun şiddetine göre ilaç tedavileri ile psikoterapi ya da alternatif diğer paikiyatrik tedavilerin uygulanması mümkündür. Bunlar ileri düzey postpartum depresyon hastalarında uygulanabilecek EKT (elektra konvülsif tedavi) ile TMS (transkranial manyetik uyarım) tedavileridir. Tedaviler belirlenirken annenin ruhsal durumu, emzirme süreci ve şikayetlerinin ciddiyeti multidisipliner bir yaklaşım kullanılmasını da sağlayabilir. Gerekli görülürse başka branş hekimlerinde de konsültasyon istenebilmektedir.

Postpartum depresyonun tedavisinde ama annenin hızlıca kendine olan güvenin sağlanması ve yetersizlik gibi negatif hissiyatlardan uzaklaştırılmasıdır. Bunlarla birlikte hem kendine hem de bebeğine zarar verici şartların ortadan kaldırılması önem arz etmektedir. Postpartum tablonun tanımlanması ve bu dönem depresyonla ilgili hem anneye hem de yakınlarına psikoeğitim verilmesi önemlidir. Annenin dinlendirilmesi ve bu dönemde sosyal desteğinin arttırılması depresyon tedavisinde birincil amaçlardandır. Bebek ve annesi yakınları taraşında bir arada ve gözlem altında olmalıdır hem anne hem de bebeğin sağlığı birlikte korunmalıdır.

Emzrime bu dönemdeki tedavilerin belirlenmesinde önemli bir unsurdur. Anneden eğer gerekli görülürse emzirme sonlandırması istenebilir. Bazı psikiyatrik ilaçlar emzirme döneminde bebeğe risk oluşturabileceğinden annelere verilememekte ya da kullanılması kaçınılmaz ise bebeği anne sütünden kesmek ve mama ile beslemek önerilmektedir. Toplumsal olarak önemli bir husus olarak değerlendirilen emzirme süreci anne için yoğun stres ve baskı yaratabilmektedir. Bebeğini kendi sütüyle beslemek isteyen anneye bu dönemde alternatif beslenme yöntemleri ile de hem kendi hem de bebeğinin sağlığı için devam edileceği ve bu durumunda sürecin normal bir parçası olduğu bilgisi aşılanmalıdır. Bir çok anne anne bu dönemde toplumsal baskıdan kaynaklı bebeğini ısrarla emzirmeye devam etmeye çabalarken kendi sağlığını ikinci plana atmaktadır. Bu durumda süreçte olası daha negatif ruh sağlığı sorunları doğurabileceği gibi yaşanılan tablonun da kronikleşmesine katkı sağlayabilmektedir.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

postpartum-depresyonda-risk-faktorleri
Postpartum Depresyonda Risk Faktörleri

Tedavi edilmediği taktirde postpartum depresyonun uzun vadede olumsuz etkileri olabil…

Devamını Oku
lohusa-depresyonu
Lohusa Depresyonu

Hamilelik süreci kadın üzerinde fiziksel, psikolojik ve sosyal değişimlerin yaşandığı…

Devamını Oku