Postpartum Depresyon

İnsanlık var olduğundan itibaren toplumun temel gruplarından biri olan kadınlar, doğum yapabilme ve üreme becerileriyle insanlığın devamlılığını sürdürmüş, çalışma hayatında var oluşuyla ekonomiye ve yaşadıkları toplama katkı sağlamış bireylerdir. Hamile kalabilme, doğum yapabilme ve doğurduğu canlıyı besleme yeteneklerine sahip olan kadınların bu özel süreçleri fizyolojik ve psikolojik olarak da normaldir ve normal kabul edilmektedir.

Doğum sonrası yani postpartum dönem gebeliğin bitişi ile başlayan ve lohusalığın başladığı fiziksel ve ruhsal değişiklerle birlikte aile dinamiklerinde değiştiği bir dönem olarak değerlendirilmektedir.

Bu dönem yoğun değişimin yaşandığı hem çok güzel ve özel bir dönem hem de bazı zorlukların yaşanabildiği ve kadın ruh sağlığı açısından da farklı güçlüklerin gelişebileceği bir dönemdir. Bu dönemde anneler, annelik hüznü, postpartum depresyon ve postpartum psikoz yaşama risklerine sahiptir. Annelik hüznü gebeliğin bitişinden birkaç gün sonra başlayan ve yaklaşık 2 hafta süren ve kendiliğinden sönen bir dönemdir. Doğum sonrası depresyonu ise doğumdan sonra başlayabilen, iki haftadan uzun süren bazen bir yıla tekabül edebilen ve annenin ruhsal açıdan isteksiz, çökkün, hayattan zevk alamayan, bebeğine ve kendine bakımda ciddi anlamda sıkıntılar yaşadığı ve olumsuz inançlarının baskın olduğu oldukça stresli, yorucu ve tüketici bir ruhsal durum bozukluğunda olma halidir.

postpartum-depresyon

postpartum-depresyon-terapisi

Postpartum psikoz ile bu dönemde kadının karşılaşabileceği en güçlü tablo olarak karşımıza çıkmaktadır. Psikotik semptomlarla birlikte görülen bu tablo da anne adayı mutlaka uygun tedavi ile buluşturulmalı ve bu dönemin kendiliğinden geçmesi asla beklenmemelidir.

Doğum sonrası depresyonu etkileyen bazı faktörler bugüne kadar pek çok çalışmaya konu olmuş ve alanda bu dönemki kadınların neler yaşayabileceği ile ilgili pek çok yayın oluşturulmuştur. Yapılan çalışmalarda bu dönemin özelliklerine, anne olmanın psikolijisine, postpartum depresyonu etkileyen risk faktörleri hakkında olmuştur.

Gebelik süreciyle başlayan ve doğumla devam eden fizyolojik ve biyolojik değişiklikler kadının bedeni üzerinde farklılıklar oluştururken psikolojik ruh sağlığı üzerinde de çeşitli etkilere sahiptir. Özellikle doğumla birlikte kadının sosyal ve emosyonel açıdan desteklenmesi, sorumlulukların paylaşılması ve fiziksel açıdan da destek verilmesi oldukça önemlidir. Sosyal destek açısından öncelikle eş, birinci derece aile üyeleri ve arkadaşlar sistemleri gelmektedir. Bunların yanında annenin gebelik ve doğum sürecinde yanında olan tıbbi desteği sağlayan hekimi, ebesi ve hemşirelerinde annenin sosyal desteği açısından önem arz etmektedir.

Lohusalık döneminde annenin konfor alanın genişletilmesi, ihtiyaçlarının tanımlanması varsa başka çocuğun sorumluluğunu en azından kısa bir dönem için annenin üzerinden alınması, ev işleri ve bebek bakımıyla birlikte annenin de doğumla beraber gereksinim duyduğu fizyolojik desteğin de bu dönemde önemli olduğu görülmektedir.

Postpartum dönem hem anne hem de yeni doğan bebeğin ruh sağlığı açısından oldukça önemli olduğu, bu dönemki çeşitli risk faktörlerinin bilinmesi ve önlenebilir risklerin önlenmesi ya da azaltılması ile birlikte annenin konfor alanının da arttırılması ve tüm bunların sürecin normal bir parçası olarak değerlendirilmesinin önemli olduğu düşünülmüştür.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

lohusa-depresyonu
Lohusa Depresyonu

Hamilelik süreci kadın üzerinde fiziksel, psikolojik ve sosyal değişimlerin yaşandığı…

Devamını Oku
postpartum-donemde-fizyolojik-ve-psikolojik-degisiklikler
Postpartum Dönemde Fizyolojik ve Psikolojik Değişiklikler

Postpartum dönem, plesentanın çıkışından başlayarak çeşitli organ sistemlerinin fizyo…

Devamını Oku